“Milli Eğitim, Vakıflara Teslim Edildi”
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Milli Eğitim Bakanlığı`nın Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ile 2020-21 eğitim öğretim dönemi için imzaladığı yeni protokolü TBMM gündemine taşıdı.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yüksek istişare kurulu üyesi olduğu TÜGVA arasında yeni bir protokol imzalandı. Söz konusu protokole ilişkin il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen yazıda “Bakanlığımız ile Türkiye Gençlik Vakfı arasında yapılan protokol ile öğrencilerin insani, ahlaki, milli, manevi, tarihi ve kültürel değerlerin kazandırılması amacıyla kulüp çalışmaları, sosyal kültürel, sanatsal, sportif, akademik, mesleki, bilimsel ve teknolojik etkinlikler, proje çalışmaları ve yarışmalar gerçekleştirilecek” ifadeleri yer aldı.
Konuyu TBMM`ye taşıyan CHP’li Bakan; “Salgın nedeniyle yüz yüze eğitimin başlayamadığı, eğitimle ilgili yol haritasının dahi belli olmadığı bir süreçte, Milli Eğitim Bakanlığı önceliğini vakıflarla protokol yapmaktan yana kullanmıştır. Bu konu bile bakanlık yetkililerinin `durdukları yer ve baktıkları yön` hakkında bize fikir vermektedir. Yapılan bu protokollerle, Milli Eğitim; vakıflar, dernekler ve dini yapılara teslim ediliyor, söz konusu protokoller eğitimin `kamusal ve bilimsel` niteliğe sahip olması ilkesine aykırıdır. Vakıflarla yapılan protokollere karşı açılan davalarda yargı kararları çok net bir şekilde kamusal eğitimin devletin sorumluluğunda olduğunu, protokoller eliyle başka kişi, kurum ve kuruluşlara devredilmeyeceğini ortaya koymasına rağmen, AKP`nin `sorgulayan nesil` korkusuna alet edilmektedir. Ancak bilmelidirler ki, bu politika AKP iktidarının devamının garantisi olmadığı gibi ülkenin geleceğine hiçbir katkısı da olmayacak. Adında milli ifadesi olan iki bakanlık vardır, bunlardan bir tanesi Milli Eğitim Bakanlığı`dır, Milli Eğitim belli çevrelerin elinde olamaz veya onların yönlendirmelerine açık bırakılamaz. Milli Eğitim, dışardan alınacak akıllarla yürütülemeyecek kadar hassas, önemli ve ciddi bir iştir. Bunun dışında izlenecek politikadan adaletsizlik, ayrıştırma, kamplaşma ve sonunda kaos çıkar. Sadece az gelişmiş veya sömürge ülkelerde farklı eğitim anlayışlarına izin verilir. Bu nedenle, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün soran, sorgulayan, itaat ve biat kültürünü benimsemeyen `fikri hür, vicdani hür, irfanı hür` nesiller yetiştirme politikasına sıkı sıkıya bağlı kalmalıyız. Atatürk devrimlerini ve demokrasiyi benimsemiş, akıl ve bilim ışığında yürüyen bir nesil bizi güvenli geleceğe taşıyacaktır. Bunu başarmak için eğitim sistemimiz, her zaman akılcılık ve bilimsellik ışığında, laik, çağdaş, demokratik ve evrensel değerleri içeren bir anlayışta olmalıdır. Hedefimiz, edebiyat, bilim ve sanat ışığında; sorgulama ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip, dünyadaki gelişmeleri izleyip anlayabilen, sorunlar karşısında çözüm yolu olarak akıl ve bilimin temel alındığı bireyler yetiştirmek olmalıdır.” ifadelerini kullandı.
CHP’Lİ BAKAN, MİLLİ EĞİTİM BAKANI SELÇUK’A SORDU:
- Sözü edilen vakıf ve/veya derneklerle yapılan protokoller eğitimin “kamusal ve bilimsel niteliğe sahip olması” ilkesiyle çelişmemekte midir?
- Protokol yapılan vakıfla ulaşılmaya çalışılan hedefler arasında “…sosyal kültürel, sanatsal, sportif, akademik, mesleki, bilimsel ve teknolojik” çalışmalar yapılması yer aldığı görülmektedir, sözü edilen vakfın bu alanlardaki –varsa- hangi yetkin çalışmaları Bakanlığı protokol yapmaya yöneltmiştir?
- Sözü edilen vakıf ve/veya derneklerin, eğitim sistemimizin mevcut aksaklıklarının giderilmesinde ve geleceğimiz olan öğrencilerimizin yetiştirilmesinde en etkili kuruluşlar olduğu mu düşünülmektedir?
- Bakanlığınızın işbirliğinde bulunduğu, protokol imzaladığı diğer kurum ve kuruluşlar varsa dernek ve vakıflar hangileridir? Protokol içerikleri nedir? İş birliğinde bulunulan diğer ilgili eğitim kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları var mıdır? Var ise bunlar hangileridir? Birlikte hangi çalışmalar yapılmış hangi hedeflere ulaşılmıştır?