2015’te Dev Dolandırıcılık
Kendilerini polis, savcı veya asker olarak tanıtan telefon dolandırıcıları, 2015’te büyük vurgun gerçekleştirdi.
İzmir’de, 2015 yılında iletişim yoluyla 486 dolandırıcılık olayı yaşandı, bu olaylarda dolandırılan para miktarı ise 12 milyon 500 bin TL oldu. İzmir Polisi, bu olaylardan 155’ini aydınlatmayı başararak 101 kişiyi yakaladı.
Yakalananlardan 80’i ise tutuklanırken 1 milyon 250 bin TL de polisin çalışmasıyla kurtarıldı. Kurbanların yüzde 80’den fazlasının 40 yaş üstü kişilerden oluşması dikkat çekti. 2013 ve 2014 yıllarında da polis kayıtlarına geçen olay sayısı yaklaşık bin olurken bu olaylarda dolandırılan para da 11,5 milyon TL’ydi. İçişleri Bakanlığı verilerine göre; Türkiye genelinde ise geçen yıl 9 bin 950 olay meydana geldi, şüpheli olarak yakalanan bin 780 kişiden 786’sı tutuklandı.
Bugüne kadar, aralarında TBMM Eski Başkanı Hikmet Çetin, Prof. Dr. Canan Karatay, Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Erdener Yurtcan, sanatçı Itır Esen gibi ünlülerin de olduğu binlerce kişiyi tuzaklarına düşüren telefon dolandırıcıları, gündemi yakından takip edip her gün kurbanlarına yenilerini ekliyor. Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, Yargıtay’ın telefon dolandırıcılığı suçuna yönelik farklı kararları olduğunu, ancak yargılamanın dolandırıcılık değil “yağma ve örgüt kurmak” suçlarından yapılması gerektiğini belirterek, “Bu suçların 7 yıl olan alt ceza sınırı bile caydırıcı olacaktır” diyerek çözüm önerisi sundu.
Güvenlik güçlerinin tüm uyarılarına karşın dolandırıcılara para kaptıranlar arasında ev kadınlarından, yöneticilere, bilim insanlarından bürokratlara ve sanatçılara kadar her yaştan, her eğitim seviyesinden insan yer alıyor. Yalnızca son bir haftada; İstanbul’da bir milyon dolarlık evini 500 bin dolara sattırıp parayla birlikte Şanlıurfa’ya çağırdıkları kadını dolandırmak isteyen iki kişi, Adana’da da 10 yaşındaki çocuğu babasının hapse gireceğini söyleyerek korkutarak evdeki 5 bin liralık altını alan 3 kişi, ünlü sanatçı Muazzez Ersoy’un oğlu zannettiği asistanını 100 bin lira dolandırmak isteyen bir kişi yakalandı.
ÇÖZÜMÜ MEVCUT TCK’YLA MÜMKÜN
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün geçen günlerde bu konuyla ilgili bir çalıştay düzenlediğini hatırlatan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, “İletişim yoluyla dolandırıcılık” suçunun “nitelikli dolandırıcılık” kapsamına alınması yönündeki kanun tasarısı taslağının da Adalet Bakanlığı’na sunulduğunu, ancak bu yönde bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmadan konunun çözümünün mevcut Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) bulunduğunu belirtti. Önceki yıllarda, büyük korku yaşatan kapkaçın ilk önce basit hırsızlık suçu kapsamına girdiğini, ancak daha sonra ağır hapis gerektiren suç kapsamına alınmasıyla kapkaçın neredeyse ortadan kalktığını hatırlatan Mustafa Ruhan Erdem, telefon dolandırıcılarının “yağma ve örgüt kurmak” suçlarından yargılanması gerektiğini belirterek, “Bu suçların 7 yıl olan alt ceza sınırı bile caydırıcı olacaktır” dedi.
ZANLILAR YAĞMA VE ÖRGÜT SUÇUNDAN CEZALANDIRILMALI
Bugüne kadar, bu tip olaylarda sanıkların “nitelikli ya da basit dolandırıcılık” suçlarından yargılandıklarını ve cezalara yönelik Yargıtay’ın farklı kararları bulunduğunu kaydeden. Prof. Dr. Erdem, “Bu tip olaylarda psikolojik cebir söz konusu. Kurbanda, böyle bir parayı ödemek zorunda olduğu kanaati yaratılıyor. Silah yok, bıçak yok ama psikolojik olarak da iradeyi zorlamaya yönelik her türlü davranış cebirdir. Silahla olması beklenmemeli, deyim yerindeyse ‘parayı ödersin yoksa sonuçlarına katlanırsın’ deniliyor. Kurban korktuğu için ödüyor, kandırıldığı için değil. Nitelikli mi basit mi olduğuna bakılmaksızın dolandırıcılık suçuna hiç girmeden, burada savcıların ve mahkemelerin yağma suçundan işlem yapması gerekiyor. Yağma suçunun basit hali olsa bile alt sınırı 6 yıldan başlıyor, ikincisi bu tür olaylar soruşturulurken bireysel değil, örgütlü bir yapı aranmalı. Bu da cezayı artıracaktır ve caydırıcı olacaktır. Sorun kanundan kaynaklanmıyor, uygulamadan kaynaklanıyor. Mesaj atılıyor GSM operatörü ya da emniyet tarafından ama vatandaşlarımız okumuyor ya da anlamak için çaba göstermiyor. Suçluluk yapısının arkasındaki kişilere ulaşmak için gayret edilmeli, sadece ceza hukuku olarak bakmamak lazım, daha çok önleyici hizmetler önemli. Bire bir çaba göstermek lazım” şeklinde konuştu.
SEBEBİ KORKU VE STRES DUYGUSU
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berrin Eylen Özyurt, bu tip olaylarda kişilerde korku ve stres durumunun oluştuğunu belirterek, “Sevdiği birinin ya da kendisinin başına kötü bir şey geleceğinden, yasal olarak suçlu duruma düşeceği endişesiyle birçok insan şiddetli bir korku duygusu yaşar. Özellikle ani bir tehlike veya tehdit ile karşılaşıldığında korkunun dozu yükselir, aynı zamanda yargılarımızda hata yapmamıza ve gerçekçi duruma uygun tepkiler vermemize engel olabilir” diye konuştu.
BİLGİLENMEK, KORKUYU VE STRESİ ENGELLER
Korku yaşayan bir kişinin iki şekilde tepki verdiğini belirten Özyurt, “Bu tepki ‘Kaç ya da savaş’ tepkisidir. Bilinçli düşünce azalır ve otomatik davranışlar ortaya çıkar. Bu nedenle, yoğun stres altındayken doğru yargılarda bulunamayabilir, duruma uygun doğru tepkiler veremeyebiliriz. Ne kadar zeki, ünlü, bilinçli bir birey olsak da bir anda tüm paramızı tanımadığımız ellere teslim edebiliriz. Yapabilecek en önemli şey, önceden olası dolandırıcılık durumları hakkında uyarılmak ve bilgilendirilmektir. Bu durumlar hakkında bilgilenmiş olduğumuzda, başımıza geldiğinde korku yaşamaz ve strese girmeden duruma uygun tepkiler verebiliriz” dedi.